"Ayrıca çok hoş kokuyorsun." dedi Patch. "Adına duş deniyor." dedim dümdüz karşıya bakarak. Cevap vermediğini fark edince yan döndüm. "Sabun. Şampuan. Sıcak su."
"Çıplak. Nasıl olduğunu bilirim."
Fısıltı - Becca Fitzpatrick
*İçimde affetmeyi isteyen, merhametli bir yanım var. İçimde, insanların neler yaşadıklarını anlamaya çalışan, onların çaresizlikle kötülük yaptıklarını, daha önce akıllarına bile gelmeyen karanlık yollara yaptıklarını kabul eden küçük bir kız var. O kız gerçekten var ve önümde pişmanlıkla kıvranan çocuk için üzülüyor. Ama o kızı görsem, tanımamazlıktan gelirim.
*Uçurumun dibinde kükreyen su eşliğinde bir kaç dakika öpüşüyoruz. Ve el ele kalktığımızda, farklı bir yol seçmiş olsaydık bile, daha güvenli bir yerde, örneğin üzerimizdeki siyah kıyafetler yerine gri kıyafetlerimiz olsaydı bile, yine aynı noktada olacağımızı anlıyorum.
*"Seni bu kadar kötü etkileyebileceğini düşünemedim." Başını yere eğip omuz silkiyor. "Bazen senin canını yakabileceğimi unutuyorum. Canının yanabileceğini unutuyorum."
*Özveri ve cesaret birbirinden farkı şeyler değil.
*Bana kimse, bir kere aşık olduktan sonra, hatta bunun ne kadar ıstırap verdiğini gördükten sonra bile, aynı şeyleri tekrar yaşamak için bir daha sıraya girmeye hevesli olacağımı söylememişti.
*Aşk bizi değiştiriyor ama sevme tarzımız da aynı kalmıyor.
*Bayan Wasserman gibi insanların sorunu şu: Fazla nazik. İyi biri. İnsanlara yardım etmek istiyor, yardım etmemesi gereken insanlara bile... Barron gibi. Ya da benim gibi. Onun iyimserliğini ve dünya düzeni ile ilgili hayallerini suistimal etmek çok kolay.
Bunu ben iyi bilirim çünkü ben de aynısını yaptım
*O zamanlar onu çok istiyordum, şimdi ondan başka hiç bir şey istemiyorum.
*Doğumdan mezara kadar biliriz ki bir gün sıra bize gelecektir. Bizim trajedimiz bizden önce başkasının başına geleceğini unutmamızdır.
*İşte bu yüzden efsane vurgun sadece efsanedir. Peri masalı. Çünkü kimse başarılı olduğu işi bırakmaz. Aptal ve küstah olmaya başlar, kendilerine hiç bir şey olmayacağına inanırlar. Her seferinde kedilerini "son bir kez daha" diye kandırırlar. Ve o son seferden sonraki seferde de... hele bir önceki işi batırmışsan... ağzındaki o başarısızlık tadını silmek için yaparsın. Eğer o da iyi giderse aynı duyguyu tekrar yakalamak için devam edersin.
"Sam." Nefesim kesilmiş gibi hissediyordum. Ya da boğuluyormuş gibi. Belki de ikisinin arasında bir şey. Gene de Sam'in olduğu yerde durup beklediğini anladım. "Seni nasıl tanıyacağımı sormuştun."
Sessizlik.
"Seni her zaman tanırım."