8 Mart 2015 Pazar

Kitap Yorumu - Locke Lamora'nın Yalanları


Locke Lamora'nın Yalanları
Scott Lynch
İthaki Yayınları
581 Sayfa
Çeviri:Cihan Karamancı

Scott Lynch’in epik fantezi türündeki kitabı, İthaki yayınlarından dilimize kazandırıldı. 581 sayfalık kitabın, Goodreads puanı 4,28 gibi yüksek olmasına rağmen aslında Locke Lamora’nın Yalanları Lycnh’in ilk romanı ve şu an 3 kitabı yayımlanmış Centilmen Piçler serinin de ilk kitabı, ülkemizde diğer ikisi henüz yayımlanmadı.
Öncelikle genelde ön söz okumayan ben, biliyorum siz de yapıyorsunuz, bu kitabın ön sözünü son noktasına kadar okudum ki kendisi Patrick Rothfuss tarafından, Scott Lynch’in kitabı neden benimkinden daha güzel temasını işleyerek yazılmış. Patrick Rothfuss, Kralkatili Günceleri’nin yazarı olarak en sevdiğim yazarlardan biridir ve kendisi ne önerse okurum. Bir önceki yazılarımdan birinde de Kralların Yolu’nu incelemiştim ki o da Bay Rothfuss tarafından -ve benim- beğenilmişti. Önsözü bile böyle uzun yazılan bir kitabın incelemesini yapmak gerçekten zor ve eğlenceli.
Diyelim ki hesapta olmayan gizemli bir çocuk için üç bakır ve bir kase sidik ödemeye razıyım. Çocuğun sorunu ne?”  
“Sorunu,” dedi Hırsızbaşı  “onu sana satamazsam gırtlağını kesip körfeze atacak olmam. Hem de bu gece.”
Kitapta karakterin küçük yaşta önümüze sürülüp, onun yavaş yavaş büyümesini pişmesini okumuyoruz. Daha ilk sayfalarında büyük bir vurgun yapan Centilmen Piçler çetesi, bölüm aralarında geri dönüşlerle bize tanıtılıyor. Ve yazar, sadece bunları anlatmayıp dünyayı ayrıntısıyla tasvir ediyor, düzene yavaş yavaş alıştırıyor. Ama açık söylemek gerekirse bu geri dönüşlerin bazen tam yerinde yapılamadığını düşünüyorum. Mesela hızlı bir vurgun ya da kaçış ortasında bölümün kesilip arasında Camorr tarihinden şeyler okumak insanı biraz gerebiliyor. Fakat onun dışında Lynch yarattığı dünyanın dokusunu kurgusuna yeteri kadar oturtmuş ve bunu yaparken de görselleştirmekten geri kalmamış.
“Geliyorlarsa da buyursunlar gelsinlerdi. Son şahsi borcunu da ödedikten sonra kaçmak için yeterince zamanı olacaktı.”
Processed with VSCOcam with lv01 presetKitapta, diğer fantastik akranlarından farklı olarak kahramanın özel güçleri yok. Uçamıyor, başka bedenlere giremiyor ya da baş döndürecek bir yakışıklılığı yok. Locke Lamora’nın en büyük özelliklerinden biri yalan söyleme ve sahnelemedeki becerisi ve aklı. Ayrıca bütün bu vurgunları planlarken tek başına her şeyi yapacak kadar da ütopik değil, yanında ona yardım eden çete arkadaşları, dostları var ve Lynch ‘in yazdığı en güzel şeylerden biri de bu konuda gerçekçi olması. Tabii romanda fantastik öğeler de var, simyacılar, Bağlıbüyücü denilen çok güçlü ve pahalı “kiralık büyücüler” tarikatı ve Camorr şehrindeki ne olduğu bilinmeyen “Atalar“dan kalma camsı yapılar gibi. İlk kitapta daha az yer verilen fantastik öğelere, sürekli atalar denilen yaratıklardan bahsedilmesiyle serinin ilerleyen kitaplarında daha fazla verileceğini düşünüyorum.
Yaratılan dünya iyi tasvir edilince hikayeye çok daha kolay adapte olabiliyorsunuz, Locke’un kurnaz dalaverelerine ve çetenin birbirine olan güçlü bağına dahil olurken koşuşturmaca içinde arka planda büyüyen başka bir hikaye de ateşi har tutuyor. Robin Hood’un sadece kötü huylarını almış ve küçükken baş belası, büyüyünce de “Camorr’un Belası” olan ağzı bozuk kahramanımız ve çetesi, şehrin zenginlerinin üzerine çökmüşken daha kendilerine neyin çarptığını anlamadan yeraltının acımasız dünyasında şekillenen intikam dolu savaşın ortasında kalıyorlar. Size de oturup her sayfayı heyecanla okumak kalıyor.

2 yorum :

  1. Bu kitabı birkaç yerde görmüştüm konusu ilgi çekici sanırım listeme eklemeliyim :)

    YanıtlaSil
  2. Çok sürükleyici bir inceleme okuyunca kitabın sürükleyiciliği kuşku bırakmıyor. Sıradaki kitabım bu olacak

    YanıtlaSil