Hayat, birine seni seviyorum demenin kararsızlığını yaşamak
için çok kısadır.
Aldatıldığını öğrenmiş, kocasından boşanmış ve patlama yapan
ilk kitabından sonra 8 yıldır düzgün bir şey yazamayan içi kırgınlıklarla dolu
bir kadının hikâyesi bu. Üzerine titrediği kocasının hala başka bir kadınla
ilişki yaşadığını sindirememiş ve gittikçe umutsuzluğa kapıldığı bir anda
küçüklüğünün geçtiği sakin bir ada evinde yaşayan büyük yengesinin çağrısı almasıyla değişiyor
hayatı. Hikâye bulmak için gittiği yerde kendi hikâyesi hakkında bir şey
bilmediğini de fark ediyor.
Kaldığı odanın çekmecesinde eski bir günlük bulan Emily
okuduklarının büyüsüne kendini kaptırıyor. Siz de onunla birlikte eski günlüğün
sayfalarında kayboluyor, gerçek dünyaya geri dönmek istemiyorsunuz. En azından
ben, günlükteki Ester’in hikâyesini Emily’ninkinden daha çok beğendim. Eski ve trajik hikâyeler beni çekiyor. Shakspeare den belli sanırım. Hikâye
ilerledikçe akışına kapılıyorsunuz. Karakterler gerçekten var mı? Varsa kim,
kim olmalı? Puzzle parçaları yerleştirmeye benziyor. Bir bilgi kırıntısı
geliyor ve siz hemen onu ana resimdeki yerine yerleştirerek yeni parçanın
nerede olması gerektiğini hayal ederken buluyorsunuz kendinizi. Emily de aynı
şekilde, bir yandan günlüğü çözmeye çalışırken bir yandan da boşanma nedeniyle
kırılan kalbine birilerinin düzeltip düzeltemeyeceğini düşünüyor. Gençlik
sevgilisi Greg ya da yeni tanıştığı gizemli ve seksi Jack. Bütün bu hengamein
ortasında yengesi Bee’nin ve sevimli komşuları Henry’nin yeri neresi?
Okurken keyif aldığım, bir solukta okunabilecek kitaplardan.
Gizem, tarih ve aşkı harmanlayan yazar aynı anda hem geçmişi hem de günümüzden
anlatıyor. Ama en çok hoşuma giden şey Arkadya Yayınlarının tasarımıydı. Baştan
sona kadar emekle hazırlanmış olduğu belliydi kitabın. Gerek kapağı, gerek
ayracı gerekse içindeki sayfalar ne kadar özenli bir emeğin ürünü olduklarını
belli ediyorlardı. Normalde böyle bir kitapları sevmem ama beni tasarımıyla
kendine çeken bu kitaba ön yargıyla yaklaşmadığım için seviniyorum.
Kitaplığımda da çok hoş bir görüntü oluşturacak.
ALINTILAR.
xx “Seninle gelemem çünkü bunu tek başına yapmaya ihtiyacın
var.” Sözleri canımı sıkmıştı. Sonra söylemek istediklerini anlamam için
gözlerimin içine baktı. “ Em, evliliğin bitti ama sen bir damla bile göz yaşı
dökmüyorsun.”
xx Her sabah bilgisayarın başına oturup vasat bir cümleyle
yaptğım gibi kendimi sorgulamayacak ya da düzeltmeyecektim. Bu Mart ayında
benim hayatım özgürce yazılacaktı.
xx “Sana yazıp yazmamayı çok düşündüm ama hayat, birine seni
seviyorum demenin kararsızlığını yaşamak için çok kısa.
xx Kalbim üzgün ve yalnız.
Sadece seni özlüyorum sevgilim,
sadece seni…
xx Yazmak üzücü bir yoldur.
xx Mektuplar yaşam, umut ve beklentiyle dolu olmalarına
rağmen satır aralarına kazınmış pişmanlığı ve kederi sen de göreceksin. Fark
edeceğin gibi o sessiz, sakin biridir, tıpkı senin gibi…
Tur Takvimi;
15 Aralık 2012
Yazar Tanıtımı - http://kahvekokulukitap.blogspot.comKitap Tanıtımı - http://kitapsayfalarii.blogspot.com
Ön Okuma - http://kordugumhayaller.blogspot.com/
Ön Okuma - http://kordugumhayaller.blogspot.com/
16 Aralık 2012
Alıntılar - http://gokkusagindakisonrenk.blogspot.com/ vehttp://kitapasigi.blogspot.com/
Yazar Söyleşi - http://tugceninkitapligi.com/
Kitap Çekilişi - http://asabibakire.blogspot.com
Kitap Yorumu - 8 blog* birden…
Yazar Söyleşi - http://tugceninkitapligi.com/
Kitap Çekilişi - http://asabibakire.blogspot.com
Kitap Yorumu - 8 blog* birden…
*8 blog’un birden yorumlarını http://konusankitaplarileblogturu.wordpress.com adresinde bir arada bulabilirsiniz…
Katkılarından dolayı Arkadya Yayın evine teşekkür ederiz. Konuşan kitaplar ile Blog turları son hız devam edecek!
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder