Sürüsünü kontrol edebiliyor peki ya kalbini? Asla!
Pegasus'un yeni YA romanı bu sefer turumuza konuk oldu. Hayranlarının çok olduğu seri kurtadamları esas almış. İlk kurt adam kitabım aslında Alacakaranlık ama Dönüşüm serisi daha yakın buldum bu kitaba nedense. Ayrıca o seriye ilk itici gözüyle bakmıştım kedi mi kurt mu sevmem ben hayvanları diyerek ama bakmayın bana siz, bağımlısıyım şu an!
Bu kitapta da Cremer başka bir dünya yaratmış neredeyse. Bekçilerden tutun gardiyanlara, dişi şeytanlardan hayaletlere kadar bir kaç tür vardı ama böyle hepsi bir araya sokuşturulmuş gibi değildi. Calla, bir Alfa kendi sürüsü var o bir Silüet. Onlar Gardiyan, Bekçilerin yardımcıları. Bekçilere hiç girmeyelim Arayıcılara bulaşmayalım bile. Mahkum sürüsünden Ren ile eşleşerek -evlenecekler- yeni sürü oluşturacaklar. Buna iş gözüyle bakıyor ama aslında ne zaman Ren'i görse hormonları yerinde durmuyor. Gerçi öyle güçlü ve kendinden emin birini görsem benim de durmaz. Gençlik işte :D Minik bir sorun var ki o da yeni bir insan ile tanışması, Shay. Ondan çok hoşlanıyor ama bir yanda da Ren var sürüsü var geleceği var. Daha da önemlisi aslında olduklarını düşündüğü şey değil mi? Öğrendikleri bütün dünyasını yıkacak mı yoksa dünyasının yıkılması için yalanlar mı duyuyor?
Aslında kitaptaki gizem unsurunu ve asi ruhu sevdim. Okunmaması gereken kitaplar, söylenen yalanlar, şüphe, bermuda aşk üçgeni. Bunlar olmazsa olmazı zaten YA romanlarının. Yine de Bekçiler acaba gerçekte ne, Arayıcılar kimin nesi neyin fesi, Shay kimsin nesin, ya Ren... Shay bir insan olarak Kurt adamları, dünyanın gerçek yüzünü öğrenirken hiç şaşırmaması garip gelmişti ama 0.5 Shadow Days kitabında buna alıştırılıyormuşuz. İnternetten indirip okuyabilirsiniz. Onun dışında Ren'i mi sevseem Shay'ı mı sevsem hala bilemedim, ikisi de ayrı benim gönlümde.
ALINTILAR
Saç örgümü alarak elimde evirip çevirdim. "Kurtlar hakkında ne biliyorsun?"
"Daha büyük ve güçlü köpekler mi?" Kötü kötü baktığımı görünce benzi attı. "Üzgünüm. Bir şey bilmiyorum."
Başım dönüyordu ama kendimden geçmiş bir halde ona doğru yaslandım ve yanağımı omzuna koydum. O anda Ren'in görüntüsü beliriverdi. Kapının önünde gözleri bize kilitlenmiş bir halde duruyordu. Taştan yontulmuş gibi hareketsizdi. Shay'ın kollarından sıyrıldım. "Gösteri sona erdi sanırım."
Huzursuz bir gülümsemeyle bana baktı. "Yapmamam gerektiği halde yapmış olduğun şeylerin listesine bunu da ekle. Bayağı uzun bir liste olmaya başladı."
"Sanırım listemi çıkarsam iyi olacak," dedim. "Görünüşe göre yasak eylemlere bir yenisini eklemek üzereyim."
"İşte benim kızım."
"Alfa."
"Her neyse."
Neden hep böyle olamıyordu ki? Sadece ikimiz. Bu sukuneti bölen kimse olmadan...
"Peki ya ondan sonrası? Birleşme ne olacak?" Sorusu göğsümün sancımasına neden oldu.
Uzunca bir süre ona bakakaldım ve sonra da başımı usulca salladım. Bryn'ı seviyordu. İşte aşk buydu ve böyle olmalıydı.
Yurt dışı kapakları bunlar. Bence bizim kapağımız çok güzel ama son ikisi sizce de çok korkunç değil mi, hoşuma gittiler :D
1. alıntı sayesinde gülmemek için dudağımı ısırdım ve sinirlendim. Aferin ona. Kurtlar hafife alınmamalı evlat. :D
YanıtlaSilEvet, ben de ona çok gülmüştüm hehe :D Kurtlar çok havalı aslında, hele bu kitaptakiler :D
Sil