İtiraf ediyorum uzun uzun ne yazsam diye düşündüm kitap için. Genelde kitabı okurken aklımda bir plan oluşur ama o kadar çabuk bitti ki ne yazacağımı bilemedim. Zaten tanıtımı çok yapılmıştı, geçen yazdan beri adını duyuyorduk. Ki ben Distopya romanlarına bayılırım, öyle böyle değil. Ayrıca kitabın da Açlık Oyunlarına benzerliği göz ardı edilemiyor. Gerçi bu biraz daha yumuşatılmış, daha dişil bir savaş.
Fazla uzatmadan konusuna gelirsek; Illéa America ve Çin ile olan III.Dünya savaşından sonra Amerika topraklarında kurulmuş bir ülkedir. Ülkede eski olayların yeniden yaşanmaması için bir sistem kurulmuş, sınıf sistemi. 8 sınıf var en iyiden en kötüye kadar, son sınıf evsizler. America Singer -İsmini de çok sevdim- 5.sınıf biri, yani Sanatçılar sınıfında. Görünüşe göre harika bir sesi var. Ama bu ona pek yarar sağlamıyor. yoksun değiller ama sınıra yakınlar. Aspen ise 6.sınıf bir hizmetçi ve aşklarını herkesten gizli yaşıyorlar. Dırırırım. Bu cümleyi kurmayı hep istemişimdir. Böyle olunca yanı kızın baştan beri sevgilisi olunca dayanamam hele böyle seviyorlarsa birbirlerini, lanet olsun Seçime! der çeker giderim.
Düşünebildiğim tek şey buydu. Aspen, Aspen, Aspen.
Ama öyle olmadı işte. Saraya gidip Maxon ile tanıştım ve.. Şey, ne diyordum? Hah, Maxon'u düşününce dalmışım bir an. Biz kibirli, kendini beğenmiş, sevimsiz birini beklerken yazar karşımıza tam tersi birini çıkardı. Onun ukala ama kırılgan tavrını görünce içimin yağları eridi Aspen'i unuttum bir an için. Hadi onu unuttuk da ya geri kalan 34 kız. Hah arasında evini özleyenler mi istersin yoksa dişi panterler mi? Ne ararsan var yahu! Kimisi prensi görünce dünyayı unutuyor kimisi de tacı.
"Ah, evet. Adam ya da taç. Korkarım ki bazıları aradaki farkı anlayamıyor."
Maxon ile America'nın atışmaları hoşuma gitti. Prens, bir çok yerde yüzüme gülümseme ekledi. America ile kimyaları çok iyi, keşke America onu üzmeden hemencecik sevebilseydi. Sonuçta o gerçek aşkını arayan, sorumluluklar ile boğulmuş, ülkesini Asilerden korumaya çalışan bir genç! Ama Aspen'i başta sevmeme rağmen sonlara doğru soğudum mu soğumadım mı bi garip bir şey oldum ben. Yazarın bizi daha çok oynatacağını düşünüyorum ben. Eh Elit de çık bir an önce!
"Senin kadınlar ağladığında kafan karışıyor, benimse prenslerle yürüyüşe çıktığımda."
Vee bu da ikinci kitabımızın kapağıı!
Vee burada da sizin için bir Team çalışması yaptık :D
Team Aspen;
<a href="http://
Team Maxon
<a href="http://
Diğer bloglara da göz atmayı unutmayın, alıntılar, Dream Castler neler yok ki!
19 Şubat 2013
Yazar Tanıtımı -http://asabibakire.blogspot.com
Kitap Tanıtımı - http://gokkusagindakisonrenk.blogspot.com/
Kitap Tanıtımı - http://gokkusagindakisonrenk.blogspot.com/
Ön Okuma - http://kordugumhayaller.blogspot.com/
Kitap Trailer – http://kordugumhayaller.blogspot.com/
Kitap Trailer – http://kordugumhayaller.blogspot.com/
20 Şubat 2013
Yazar Söyleşi - http://tugceninkitapligi.com/
Alıntılar -http://kitapsayfalarii.blogspot.com/ ve http://kahvekokulukitap.blogspot.com/
Başka Bloglarda Neler Yazılmış – http://kitaptelvesi.blogspot.com
Başka Bloglarda Neler Yazılmış – http://kitaptelvesi.blogspot.com
Film Olsaydı Kimler Oynardı? – http://tarihiaskromani.blogspot.com
Peki Ya Sonra Ne Olacak? – http://tarihiaskromani.blogspot.com
Kitap Yorumu - 9 blog* birden…
*9 blog’un birden yorumlarını http://konusankitaplarileblogturu.wordpress.com adresinde bir arada bulabilirsiniz…
*Ek olarak yazarımızın kitaptan kesitği sahnelerden biri. Aspen'in annesi ve America, Seçime'e gitmeden önce.
(Bu sahne America’nın saraya doğru
yolculuğunda giyeceği elbisenin eteklerinin düzeltilmesi, çünkü tabii ki, düz
ayakkabı giymekte ısrar etmişti,
esnasında geçen bir sahnedir.)
Bayan
Leger’ın elbiseyi alıp eve götürerek gerekli tamiratı yapabilmesi için ihtiyacı
olan işlemi yapması birkaç dakikasını almıştı. Elbiseyi çıkarttım ve eski
kotumu giydim.
“Bunları bu gece geri getiririm; oldukça
kolay bir iş.” Dedi bana gülümseyerek. Gözleri yine yaşlıydı, ama
tam olarak ağlamıyordu. “America sana bir sır verebilir miyim?”
“Tabii ki. Bana her şeyi
söyleyebilirsiniz.” Dudaklarım titriyordu, artık hissettiğim baskıdan dolayı
son birkaç haftadır içimde biriken hisler patlamak üzereydi.”
Ellerimi tuttu ve iyice bana sokuldu.
Daha önce kendi annemde hissetmediğim kabullenmeyi, onun ellerinde hissettim.
“Senin
için, kendi kızlarımda olacağım kadar mutluyum. Ama bir yandan da bir süredir,
seni kendi kızım olarak çağırabileceğimi hayal ediyordum bu nedenle de birazcık
üzgünüm. Bir Kraliçe olman için bile olsa senden vazgeçmek zor.”
Biliyordu!
“Nasıl?
Ne zamandır?” Şaşkındım.
“Sen sır saklamakta, ondan daha iyisin. O
senden bahsetmeden duramıyor. Ve yanılıyor olabilirim ama sanırım, sen
seçilmeden de bitti.”
“Evet,”
dedim nefesimi bırakarak.
“Anlıyorum.
O zaman biraz rahatladım, onun vazgeçmediğini bilerek biraz rahatladım.
Bekleyemeyecek kadar cesur olmadığın için değil ama…”
“Size söyleyebilmeyi o kadar istedim ki,
ama sadece… yapamadım.”
“Hayır
canım, duyarlar. Sorun yok. Sadece seninle gurur duyduğumu ve seni sevdiğimi
bilmeni istedim. Yapman gerekeni yap, kendine ve ailene dikkat et ve iyi bak.”
“America!”
diye seslendi annem.
“Geliyorum!”
dedim kapıdan bağırarak ve tekrar Bayan Leger’a dönerek, “Teşekkür ederim.
Herşey için.”
Çıkarken kafasıyla onayladı.
Ahh, ne güzel bir sahne. Niye kesmiş ki! Ama olsun sonradan vermesi de iyi olmuş ;)
YanıtlaSilBir de şu 35 kıza iyi dikkat çektin. O kısmı her okuduğumda gözümün önüne neler geliyor neler =D
O taç ile ilgili alıntına ise bayıldım.... Ellerine saplık tatlım :*
Evet, kesmesi daha iyi olmuş bence ilk kitaptan hemen Aspeni öne geçirmemiş :D
SilZaten 35kız ya, ne demek insanın aklına Arena geliyor :D Ve evet taç ve adam kısmı en çok ilgimi çekenlerden olmuştu nedense D:
selam arkadaşlar 3.kitap çıktımı
YanıtlaSilHayır, sanırım haziran gibi çıkacak =)
Sil