25 Şubat 2013 Pazartesi

Konuşan Kitaplar İle Blog Turu // Gülümse Anılara - Camille Noe Pagan





Hayatta en çok kime güvenirsiniz?

Ailenize… En Yakın Arkadaşınıza… Sevgilinize…



2-3 Mart günleri Camille Noe Pagan’ın Gülümse Anılara adlı kitabı ile anılar arasında bir yolculuk yapacağız. Arkadaşlık, sevgi ve bağışlama üzerine yazılmış bu güçlü ve duygulu roman ile yapacağımız yolculuğa sizleri de bekliyoruz…

İşte duraklarımız;
9 blog; 

Peki bu yolculukta sizleri neler bekliyor?
2 Mart 2013
Yazar Tanıtım - http://kitaptelvesi.blogspot.com
Kitap Tanıtım - http://kitapsayfalarii.blogspot.com
Ön Okuma - http://kordugumhayaller.blogspot.com
Trailer - http://kordugumhayaller.blogspot.com
Kitap Çekilişi - http://kitapasigi.blogspot.com

3 Mart 2013

Alıntılar - http://asabibakire.blogspot.com ve http://kahvekokulukitap.blogspot.com
Yazar Söyleşi - http://tugceninkitapligi.com
Farklı Bloglara Gezi - http://gokkusagindakisonrenk.blogspot.com
Film olsaydı - http://tarihiaskromani.blogspot.com
Ya Sonra - http://tarihiaskromani.blogspot.com
Kitap Yorumu - *9 Blog Birden


*9 Blog'un yorumlarını bir arada http://konusankitaplarileblogturu.wordpress.com adresinde bulabilirsiniz...


   

20 Şubat 2013 Çarşamba

Konuşan Kitaplar İle 5.Blog Turu - Beni Seç Kiera Cass | Kitap Yorumu




İtiraf ediyorum uzun uzun ne yazsam diye düşündüm kitap için. Genelde kitabı okurken aklımda bir plan oluşur ama o kadar çabuk bitti ki ne yazacağımı bilemedim. Zaten tanıtımı çok yapılmıştı, geçen yazdan beri adını duyuyorduk. Ki ben Distopya romanlarına bayılırım, öyle böyle değil. Ayrıca kitabın da Açlık Oyunlarına benzerliği göz ardı edilemiyor. Gerçi bu biraz daha yumuşatılmış, daha dişil bir savaş.




 Fazla uzatmadan konusuna gelirsek; Illéa America ve Çin ile olan III.Dünya savaşından sonra Amerika topraklarında kurulmuş bir ülkedir. Ülkede eski  olayların yeniden yaşanmaması için bir sistem kurulmuş, sınıf sistemi. 8 sınıf var en iyiden en kötüye kadar, son sınıf evsizler. America Singer -İsmini de çok sevdim- 5.sınıf biri, yani Sanatçılar sınıfında. Görünüşe göre harika bir sesi var. Ama bu ona pek yarar sağlamıyor. yoksun değiller ama sınıra yakınlar. Aspen ise 6.sınıf bir hizmetçi ve aşklarını herkesten gizli yaşıyorlar. Dırırırım. Bu cümleyi kurmayı hep istemişimdir. Böyle olunca yanı kızın baştan beri sevgilisi olunca dayanamam hele böyle seviyorlarsa birbirlerini, lanet olsun Seçime! der çeker giderim.


Düşünebildiğim tek şey buydu. Aspen, Aspen, Aspen.

Ama öyle olmadı işte. Saraya gidip Maxon ile tanıştım ve.. Şey, ne diyordum? Hah, Maxon'u düşününce dalmışım bir an. Biz kibirli, kendini beğenmiş, sevimsiz birini beklerken yazar karşımıza tam tersi birini çıkardı. Onun ukala ama kırılgan  tavrını görünce içimin yağları eridi Aspen'i unuttum bir an için. Hadi onu unuttuk da ya geri kalan 34 kız. Hah arasında evini özleyenler mi istersin yoksa dişi panterler mi? Ne ararsan var yahu! Kimisi prensi görünce dünyayı unutuyor kimisi de tacı.


"Ah, evet. Adam ya da taç. Korkarım ki bazıları aradaki farkı anlayamıyor."




Maxon ile America'nın atışmaları hoşuma gitti. Prens, bir çok yerde yüzüme gülümseme ekledi. America ile kimyaları çok iyi, keşke America onu üzmeden hemencecik sevebilseydi. Sonuçta o gerçek aşkını arayan, sorumluluklar ile boğulmuş, ülkesini Asilerden korumaya çalışan bir genç! Ama Aspen'i başta sevmeme rağmen sonlara doğru soğudum mu soğumadım mı bi garip bir şey oldum ben. Yazarın bizi daha çok oynatacağını düşünüyorum ben. Eh Elit de çık bir an önce!


"Senin kadınlar ağladığında kafan karışıyor, benimse prenslerle yürüyüşe çıktığımda."

Vee bu da ikinci kitabımızın kapağıı!



Vee burada da sizin için bir Team çalışması yaptık :D


  




Team Aspen;

<a href="http://konusankitaplarileblogturu.wordpress.com/" target="_blank"><img src="http://i46.tinypic.com/xp4sna.jpg" border="0" alt="Image and video hosting by TinyPic" /></a>

Team Maxon

<a href="http://konusankitaplarileblogturu.wordpress.com/" target="_blank"><img src="http://i46.tinypic.com/5ciu5y.jpg" border="0" alt="Image and video hosting by TinyPic"></a>




Diğer bloglara da göz atmayı unutmayın, alıntılar, Dream Castler neler yok ki!


19 Şubat 2013
Kitap Çekilişi – http://kitapasigi.blogspot.com

20 Şubat 2013 
Yazar Söyleşi - http://tugceninkitapligi.com/
Film Olsaydı Kimler Oynardı? – http://tarihiaskromani.blogspot.com
Peki Ya Sonra Ne Olacak? – http://tarihiaskromani.blogspot.com
Kitap Yorumu - 9 blog* birden…
*9 blog’un birden yorumlarını http://konusankitaplarileblogturu.wordpress.com  adresinde bir arada bulabilirsiniz…





*Ek olarak yazarımızın kitaptan kesitği sahnelerden biri. Aspen'in annesi ve America, Seçime'e gitmeden önce.


(Bu sahne America’nın saraya doğru yolculuğunda giyeceği elbisenin eteklerinin düzeltilmesi, çünkü tabii ki, düz ayakkabı giymekte ısrar etmişti,  esnasında geçen bir sahnedir.)
          Bayan Leger’ın elbiseyi alıp eve götürerek gerekli tamiratı yapabilmesi için ihtiyacı olan işlemi yapması birkaç dakikasını almıştı. Elbiseyi çıkarttım ve eski kotumu giydim.
“Bunları bu gece geri getiririm; oldukça kolay bir iş.” Dedi bana gülümseyerek. Gözleri yine yaşlıydı,   ama tam olarak ağlamıyordu. “America sana bir sır verebilir miyim?”         
“Tabii ki. Bana her şeyi söyleyebilirsiniz.” Dudaklarım titriyordu, artık hissettiğim baskıdan dolayı son birkaç haftadır içimde biriken hisler patlamak üzereydi.”           
Ellerimi tuttu ve iyice bana sokuldu. Daha önce kendi annemde hissetmediğim kabullenmeyi, onun ellerinde hissettim.
 “Senin için, kendi kızlarımda olacağım kadar mutluyum. Ama bir yandan da bir süredir, seni kendi kızım olarak çağırabileceğimi hayal ediyordum bu nedenle de birazcık üzgünüm. Bir Kraliçe olman için bile olsa senden vazgeçmek zor.”  
Biliyordu!
 “Nasıl? Ne zamandır?” Şaşkındım.
“Sen sır saklamakta, ondan daha iyisin. O senden bahsetmeden duramıyor. Ve yanılıyor olabilirim ama sanırım, sen seçilmeden de bitti.”
 “Evet,” dedim nefesimi bırakarak.
 “Anlıyorum. O zaman biraz rahatladım, onun vazgeçmediğini bilerek biraz rahatladım. Bekleyemeyecek kadar cesur olmadığın için değil ama…”
“Size söyleyebilmeyi o kadar istedim ki, ama sadece… yapamadım.”
 “Hayır canım, duyarlar. Sorun yok. Sadece seninle gurur duyduğumu ve seni sevdiğimi bilmeni istedim. Yapman gerekeni yap, kendine ve ailene dikkat et ve iyi bak.”
 “America!” diye seslendi annem.
 “Geliyorum!” dedim kapıdan bağırarak ve tekrar Bayan Leger’a dönerek, “Teşekkür ederim. Herşey için.”
Çıkarken kafasıyla onayladı. 


Beni Seç - Kiera Cass | Ön Düşüncelerimiz











Tag : Kitap Avı


The Library of Sarah‘nın başlattığı Bookshelf Scavenger Hunt isimli eğlenceli tag, ”Kitap Avı” ismiyle Vampirella'nın blogunda. Sen de katılmak istersen, sorulara verdiğin cevapları paylaşabilir, blog ya da herhangi bir sosyal medya hesabında yayınladığın yazının linkini gönderebilirsin. Ayrıca; bulacağın kitapların hepsi kitaplığımızda yer almalıymış. Kitap avı başlasın!!



Benim Cevaplarım:


  • İçinde Z harfi geçen kitap/yazar: Tek Ayağı Mezarda - Jeaniene Frost
  • Bir klasik: Jane Eyre - Charlotte Bronte
  • Üzerinde anahtar olan kitap: Incarceron - Catherine Fisher
  • Kitaplığında “kitap olmayan” bir şey: Minik kaktüsüm!
  • Kitaplığındaki en eski zamanda geçen kitap: Karanlık Sular - Fiona Paul
  • Kızlı kapak: Yalanım Varsa Ajan Olayım -  Ally Carter
  • İçinde hayvan olan bir kitap: Kırmızı Piramit - Rick Riordan
  • Erkek anlatıcılı kitap: Kral Katili Güncesi serisi - Patrick Rothfuss
  • Sadece harflerden oluşan bir kitap kapağı: Siyah - Ted Dekker
  • İllüstrasyonları olan bir kitap: Proje Amanda 1-Görünmeyen - Stella Lennon
  • Altın yaldızlı yazıları olan kapak: Kayıp Sembol - Dan Brown
  • Kurmaca ya da gerçek bir günlük: Yaratık Avcısı - Rick Yancey
  • Sıkça kullanılan bir isme sahip yazar (örneğin; Smith): Rachel Caine. Rachel'ın yaygın olduğunu düşünüyorum
  • Kapağında zoom yapılmış görsel olan bir kitap: Asil Kan - Melissa De La Cruz
  • Citli ama sırtı çıplak bir kitap: Bulamadımm!
  • Yeşilimsi mavi ya da turkuaz renkli bir kitap kapağı: Aniden Shakpeare - David Safier
  • Yıldızlı kapak: Evrenin Ötesi - Beth Revis
  • Genç yetişkin olmayan bir kitap: Otostopçunun Galaksi Rehberi -Douglas Adam

19 Şubat 2013 Salı

Konuşan Kitaplar ile Blog Turları I.Gün-Beni Seç Kiera Cass | Kitap Tanıtımı




Illéa ülkesinde tüm genç kızlar doğdukları günden beri sınıf atlamanın peşinde. Paha biçilmez mücevherlere, göz alıcı elbiselere ancak bu şekilde sahip olabilecekler. Bunun için tek bir şansları var: SEÇİM. Kıyasıya bir mücadeleyle geçen Seçimi kazanmanın tek yolu Prens Maxonı kendine âşık etmek.

America içinse Seçim, bir kâbustan farksız. Bu yarışa girmeyi kabul ederse, kendisinden aşağı sınıftan olduğu için herkesten gizlediği aşkı Aspeni arkasında bırakmak zorunda kalacak. Öte yandan bu, ailesinin tek kurtuluş şansı. America saraya adım atar atmaz, kendini esrarengiz bir dünyanın içinde bulacak. Saray hiç de dışarıdan göründüğü gibi olmayacak.
35 kızın katıldığı vahşi bir yarış nasıl kazanılır?


35 kız, yakışıklı bir prens, elbiseler ve mücevherler. Kimse bu yarışın kolay olacağını söylemedi. Goodreads'ten 4.06 gibi yüksek bir puanı olan Kiera Cass'in distopya temalı kitabı ülkemizde orijinal kapakla Dex yayınlarından çıktı.


Bunlar da farkli kapak tasarımları. En baştaki arkaya pembe renk koymuşlar onu dışında aynısı. Pembe kapaklı da çok hoş olmuş, distopya havasından uzaklaşmış biraz ama yine de ana temaya uygun, öyle değil mi?

Vee Kapak çekimii! Mavi Elbiseee???


Diğer Blogları unutmayın!


19 Şubat 2013 

Kitap Çekilişi – http://kitapasigi.blogspot.com



20 Şubat 2013 

Yazar Söyleşi - http://tugceninkitapligi.com
Başka Bloglarda Neler Yazılmış –http://kitaptelvesi.blogspot.com
Film Olsaydı Kimler Oynardı? – http://tarihiaskromani.blogspot.com
Peki Ya Sonra Ne Olacak? –http://tarihiaskromani.blogspot.com 
Kitap Yorumu - 9 blog* birden…

*9 blog’un birden yorumlarını http://konusankitaplarileblogturu.wordpress.comadresinde bir arada bulabilirsiniz… 

Dex yayınlarına teşekkür ederiz!


15 Şubat 2013 Cuma

Konuşan Kitaplar İle Blog Turlar II. Gün- Işığı Ararken Elizabeth Haynes | Kitap Yorumu

Işığı Ararken - Elizabeth Haynes
Feniks Kitap
510
Çeviri: Hülya Yuvalı
Puanım: 4,5/5








Turumuza katılmayacak olsa okumayı düşünmeyeceğim, arka kapak yazısına eh! deyip geçeceğim bir kitap iken beni nasıl bu kadar etkiledi hiç bir fikrim yok. Psikolojik Gerilim kitaplarını severim, psikoloji beni her zaman çekici gelmiştir bana ama eğer psikolojik şeylerden sıkılıyorsanız bile bu kitabın sizi sıkmayacağından eminim. Nasıl mı? Çünkü o kadar güzel psikopatlıklar var ki okurken yerimde duramadım.

Sık sık tekrarladığım sözler yine kendiliğinden zihnimde belirdi. Bu normal değil. Normal insanlar böyle düşünmez. Canı cehenneme... Hem normal de neymiş?


Catherine Bailey güzel genç ve capcanlı biridir. Hatta yakışıklı olduğu 100 metreden belli olan Lee ile çıkmaya başladığında kendi şansına inanamaz. Arkadaşları tarafından çok sevilen ve kendisine delicesine aşık bir sevgili bulmuş ve mükemmel bir ilişkisi vardır. Tek sorun Lee'nin bazen günlerce ortada olmaması ve bazen de korkutucu olmasıydı. Gerçekten korkutucu. Ondan şiddet görmesine rağmen geri dönmesi için yalvaran bu adama karşı koyamıyordu. Sonuçta aşıktı ona değil mi? Eh aşkın da bir yere kadar etki ettiğini görüyoruz.

Ona, içinde bir yerlerde barınan o hassas, savunmasız adama hala aşık olmam bunun bir parçasıydı; onu kıştırtacak bir davranışım olursa neler yapabileceğinden korkmam da öyle.

OKB, Obsesif Komplüsif Bozukluk insanın tekrarlanan düşünce ve davranışlar döngüsüne hapsederek kısıtlayan bir hastalıktır. Kısaca Takıntı Hastalığı da deniliyor. Uzaktan bakınca nasıl bir hastalık olduğunu anlayamıyor insan en azından ben öyleydim. Bu kitaptaki karakterin nasıl takıntılı olduğunu gördükten sonra korkmaya başlamadım değil. Yani normal bir insanın nasıl yaşadıklarından sonra değişebileceğini, nasıl psikopatça sevebileceğini fark ettim. Ve cidden etkiledi beni kitap gerek şiddet sahneleriyle gerek psikolojik sorunlarıyla aklım kalan sayılı kitaplardan. Feniks Kitap'a böyle bir kitabı kitaplığıma kattırdıkları için teşekkür ediyorum.

Artık önemli olan yürüyüp gitmek değil, koşmaktı.
Kaçmak.


Diğer Bloglarada göz atmayı unutmayın!


11 Şubat 2013

Alıntılar - http://kitapsayfalarii.blogspot.com/ ve http://kahvekokulukitap.blogspot.com/
Yazar Söyleşi - http://tugceninkitapligi.com/
Kitap Çekilişi – http://kitapasigi.blogspot.com
Kitap Yorumu - 8 blog* birden…
Başka Bloglarda Neler Yazılmış –http://kitaptelvesi.blogspot.com

*8 blog’un birden yorumlarını http://konusankitaplarileblogturu.wordpress.com adresinde bir arada bulabilirsiniz…

Katkılarından dolayı Feniks Kitap'a teşekkür ederiz.



14 Şubat 2013 Perşembe

Konuşan Kitaplar İle Blog Turları I. Gün - Işığı Ararken - Elizabeth Haynes | Kitap Tanıtımı


 29 DİLE ÇEVRİLDİ

AMAZONDA 2011İN EN İYİ KİTABI SEÇİLDİ
Catherine uzun zamandır yalnızdır ve bekârlığın tadını çıkarırken onu görür görmez büyük bir balık yakaladığını anlar. Lee göz kamaştırıcı, karizmatik, içinden geldiği gibi davranan, adeta gerçek olamayacak kadar çekici biridir. Anlaşılan arkadaşları da aynı fikirdedir, zira her biri sırayla onun büyüsüne kapılır. 

Fakat Lee'nin dengesiz ve zaman zaman hükmeden tavırları Catherine'i giderek yalnızlığa sürükler. İnsanlara güvenini kaybetmiş, kendini dış dünyaya kapatıp karanlığa gömülmüştür ve en ince ayrıntısına kadar düşündüğü bir kaçış planı yapar.

Dört yıl sonra, hayatını cehenneme çeviren korkuları yenmeye çalışırken cesaretini yeniden kazanıp tehlikenin geçtiğine, kurtulduğuna inanmaya başlar.

Ta ki her şeyi değiştirecek o telefon gelene kadar. Artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktır.


Elinizden bırakamayacağınız sürükleyici bir kitap. 
The Guardian

Çarpıcı, merak uyandırıcı okuru tamamen tutsak ediyor. Sarsıcı bir başlangıç.
S.J. Watson

Saplantılı bir gerilime teslim olacaksınız. 
Karin Slaughter

İnsanın içini ürperten bir psikolojik gerilim.
Publishers Weekly


Goodreads sitesinden 4.10 gibi yüksek bir puan alan psikolojik gerilim ve gizem türü romanın başka ülkelerden kapakları. Sizce en güzeli hangisi?




Tur Takvimi:




 14 Şubat 2013


15 Şubat 2013 


*8 blog’un birden yorumlarını http://konusankitaplarileblogturu.wordpress.com adresinde bir arada 
bulabilirsiniz…

Katkılarından dolayı Feniks Kitap'a teşekkür ederiz..

5 Şubat 2013 Salı

Konuşan Kitaplar İle Blog Turu | Beni Seç



35 kız bir taç. Yarış başlasın bayanlar ve iyi şanslar!

Takipte kalın baylar bayanlar çünkü bu yarış efsanevi olacak.

3 Şubat 2013 Pazar

Kitap Yorumu - 22 Britanya Yolu

22 Britanya Yolu - Amanda Hodgkinson
Arkadya
452
Çeviri: Buse Barış
Puanım: 3,5/5








Uzun zaman önce bitirdiğim ama bir türlü yorumlamaya vakit bulamadığım kitap. Önce Arkadya'nın tasarımlarını ne kadar çok sevdiğim ile başlayacağım. Kitaplar o kadar özenilmiş de yapılmış gibi duruyor ki insanın gidip bütün kitapları alıp saklayası geliyor. Her kitabın başına kitaptan bir alıntı ile başlamaları ayrıca hoşuma gidiyor.

Janusz "Fakat sen vardın," demişti. Büyük annesi, çocuğu varken nasıl yalnız olabilirdi? "En büyük kalabalığın içinde bile yalnız kalabilirsin," dedi babası.

Kitaba gelecek olursak, II. Dünya Savaşı sırasında geçiyor. Silvana ve Janusz Polonyalı yeni evlenmiş mutlu bir çift. Minik bir bebekleri var ve en büyük zorluklarının evlerini geçindirmek olduğunu sanıyorlar. Bu su götürmez bir gerçek ta ki savaş başlayana kadar. Janusz vatanını Alman askerlerinden savunmak için karısını ve çocuğunu bir başına bırakarak askere gidiyor. İçi rahat değil ve korkuyor ama yapacak başka bir şey yok. Silvana da bebeğiyle evinde saklanıyor ve Janusz'un döneceği günü bekliyor. Keşke bu kadar basit olsa,  Silvana evinde beklerken savaş bitse ve sevgili kocası geri dönse. Öyle olmuyor tabii ki. Apartman Alman askerleri tarafından sahiplenilince çocuğunu alıp gitmek zorunda kalıyor. Nereye gittiğinin bir önemi yok, bir yere gitmeli. Zaten kimse nereye gittiğini bilmiyor, umrunda da değil. Tek önemli olan uzaklaşmak. O uzaklaşadursun Janusz da Alman uçaklarının saldırısıyla trende birliğini kaybediyor. Bir çiftlik evi bulup oraya sığınıyor. Bir süre orada kalıp Varşova'ya geri dönüp ailesini göreceğini umuyor. Keşke her şey Janusz için de bu kadar kolay olsa. Tabii ki değil, o yüzden oraya gelen 2 askerle hem vatanı hem canı için kaçıyor.

Gemi dalgalarla sarsıldıkça, içindekiler de bir o yana, bir bu yana savruluyordu. Yüzlerce Polonyalı asker, kasalardaki patatesler gibi yuvarlanıp duruyordu.


Tam 6 yıl sonra savaş bitiminde İngiltere'de küçük bir İngiliz evi alarak ailesini bir araya getirmeye çalışıyor. Onca yılın ardından eskisi gibi olmak zor olur. Zor oluyor. Savaş insanları değiştirir, benliklerine kadar. Bu kitap da savaşın ne kadar zorlu geçeceğini gözler önüne seriyor. Silvana'nın yaşadıkları o kadar zor şeylerdi ki bazen nasıl hayattı kalmış şaşırıyorum. İnsanın çok güçlü olması gerek. Silvana'nın da tutunacağı dal oğlu olmuş. Ayrıca savaşın içinde büyüyen bir çocuğun hayal dünyasına da girebiliyoruz. Yaşadığı yerler, savaşın etkileri, askerler.. Hepsi bambaşka bir çocuğun gözünde.

Ev, diye düşündü. Britanya Yolu'ndaki 22 numaralı dairenin güvenli duvarlarına sığınacaktı. Düşmanına sığınacaktı. Babasına..

Kitap sürükleyici ya da değildi diyemem. Ama ben bu tür kitapları sevmesem bile bu kitap beni kendisine bağladı. Hatta sonlara doğru iyice duygulandım. Savaş sırasında her ikisinin de yaşadıkları yavaş yavaş anlatıldıkça olayı kavrıyorsunuz. Bazen düşündüğünüz gibi olmuyor ama inanın olan şey düşüncelerinizden bile geçmiyor.  Bir kaç yazım hatası dışında kitabın çevirisini de hoş buldum. Uzun uzun anlattım ama ben olsam sırf kitaplığımda bulunsun diye bile alabilirim.



Ocak Ayında Okuduklarım

Ben daha Ocak ayını yazamadan Şubat oldu bile! 2 aydan az bir süre sonra sınavım var ve ben hala aylak aylak geziniyorum. bu yüzden Ocak ayında 5 tanecik kitap okumuşum. 2013 hedefime nasıl ulaşacağım bilmiyorum ama kendimi yaza sakladım artık, bütün kitap kulelerimi o zaman bitireceğim! Gelelim Ocak ayına Britanya Yolu, Gabriel'in Cehennemi, Tanrıça, Tanrıçanın Savaşı ve Beklediğim Sendin. En çok hangisini beğendiğime karar veremedim. Türleri farklı olduğu için seçim yapmamayı tercih ederim ama Gabriel'in Cehennemi bana beklediğimi veremedi nedense, sanırım beklentim yüksek olduğu için.












Ne okuyorum?


Ilsa J. Bick Küller serisinin ikinci kitabı olan Gölgeler'i okuyorum. Gerçi ilk kitabındaki karakterleri unuttuğum için okumayı bir süre bıraktığım söylentileri doğru. Ama onun dışında kitap öyle güzel vahşilikler içeriyor ki yorumunu yaparken çok eğleneceğim sanırım.