23 Ekim 2013 Çarşamba

Konuşan Kitaplar ile Blog Tur -Umutsuz || Yorum



İtiraf ediyorum afişimizi o kadar sevdim ki her postun başına koyacağım utanmasam. Neyse siz onu bunu geçin de ne güzel bir tur oluyor değil mi? Harika bir kitap -okumadıysanız OKUYUN- bir sürü bir sürü blog, bir sürü etkinlik. Ben takibi şaşırdım he.






Kitap diğer yazıda da bahsettiğim gibi kitabın konusunu okuduğumda bana ilgi çekici gelmemişti. Ama kitap beklediğim gibi bir konuya sahip değildi ve ayrıca tahmin edilebilir olmasına rağmen sizi içine çeken orada evire çevire duygu karmaşası yaşatıp aniden atıveren bir tarzı var. Bazı yerlerde nasıl tepki vermişim bilmiyorum ama annemin gelip "ne, noldu yine? Çok mu güzel? Ben de okuyacağım, bana ver" demesine yol açtı. 


"I live you, Sky. I live you so much."
(Orijinal hali daha güzel geldi gözüme.)


Ben konusu size anlatmak istemiyorum, siz ilk sayfalarından itibaren kitabı yaşıyorsunuz. Sky'ın rahatlığı hoşunuza gidiyor, Six ile aralarındaki diyaloglara gülüyorsunuz, Holder çekiciliği karşısında nefesiniz tıkanıyor, Sky ile aralarındaki çekimde ve gerginlikte teniniz karıncalanıyor ve siz hepsini bir seferde içinize çekmek istiyorsunuz. Dediğim gibi kitabı okumuyor, resmen yaşıyorsunuz. Basit bir gençlik kitabı gibi görünürken içinde aşktan, nefrete, affetmeye, ihanetten arayışa her şeyi yazar içine koymuş. Bir yerde ah lütfen onu öyle olmasın :( diye isyan etmiştim. Kitabı Holder'ın gözünden de okumak istiyorum, böyle aşık, ukala ve korumacı çocuklara karşı bir zaafım var, kabul ediyorum! :D Artık haremimize bir şanslı genç eklendi, vatana millete -en çok bana HAHAHAH- hayırlı olsun :D


"Okumayı sever misin? diye sordum. Uzanıp kitabı sırt çantasından çıkardım ve karşısındaki sandalyeye oturdum. "Türü ne? Lütfen bilim-kurgu olduğunu söyleme." Sandalyesine yaslanıp bir şey kazanmış gibi sırıttı. Belki de kazanmıştı. Hala karşısında oturuyordum öyle değil mi? "Kitap güzel olduğu sürece türünün ne olduğunun önemi var mı?" diye sordu.


Hiç yorum yok :

Yorum Gönder