30 Ekim 2013 Çarşamba

Konuşan Kitaplar İle Blog Turu - Yıkılan Krallıklar || Yorum







Fantastik severlere müjde! Artık tutkunu olabileceğiniz yepyeni bir seri var; Yıkılan Krallıklar. Bütün asaleti, büyüsü, efsanesi, kanlı savaşlarıyla geliyor. Çok şaşalı bir başlangıç yapmışım ama ne diyeyim hoşuma giden bir kitaptı. İçinde anlatılan, mitolojik diyebileceğim efsaneleriyle beni fethetti önce. Çünkü bence kitaba tadını tuzunu veren o hikayelerdi. Seriye de yön veren o hikayeler olacak.



Bir önceki yazımda Yıkılan Krallıklarda büyüyü, efsanelerin bir kısmını ve krallıkları anlatmıştım. Kısaca; Mitika üç ayrı krallıktan oluşan İngiltere büyüklüğünde bir toprak. Paelsia; topraklarında neredeyse sadece üzüm yetişen ve halkının çok yoksul olduğu bir ülke. Hiç kimse yardım eli uzatmadığı ve bu hallerine terk ettiği için kızgınlar. Limeros; toprakları gittikçe soğuyan, güneşin az görüldüğü ve dünlerine aşırı bağlı bir ülke. Auronos'un zenginliğini kıskanıyor. Auronos; ülkedeki en iyi topraklara sahip, zengin refah içinde bir ülke. Diğerlerinin yaşadıklarına gözlerini kapamış, nelerin yaklaştığından habersiz. Üç kral; Kanlı, Büyücü, Cesur. Üç krallık; Donmuş, Yoksul, Zengin. Güçlü bir büyücü, efsanevi kayıp kristaller ve bunlara sahip olmak isteyen ölümlü ve ölümsüzler. Adaletin olmadığı yerde önce savaş çıkar.

Kitabın konusunu ve yazarın kalemini sevdiğimi söyleyebilirim. Akıcı bir kitap olmasına rağmen ben uzun zamana yayarak okuduğum için kitaptan biraz korktum. Ve karakterler olarak, en çok Cleo'ya yakın hissettim sanırım. Kitap ile en büyük sorunum kapak kartonunun dandikliğiydi. Bu kadar yumuşak kapakları sevmiyorum. Bir de öğrenci olduğumuzdan sürekli çantalarda geziyor. Ama kapak çok güzel, içeriği de iyi anlatıyor.


Hiç yorum yok :

Yorum Gönder